Bir denizin hırçın dalgaları gibi düşüncelerim. Kıyıya çarptıkça geri dönüşleri, hızını kesse de eksilmeden yeniden savurduğum öfkeme eş değer adeta hoyrat dalgalarım..
İşte hikaye bu yüzden böyle, bu yüzden kadın deniz adam ise gökyüzü...
Kadın esip gürlediğinde etkilendiği için adam, değiştirir rengini, bırakır sakinliğini. Kızamaz kadının öfkesini kıyıya vurarak attığı dalgalarına, ama süzülüp akar gözlerinden aşağıya yaşlar, kadının tenine her temasında daha da artar kadının öfkesi... Birbirine bu kadar bağlı bir o kadar da uzaktırlar aslında.
Mavi sandığımız aslında yansımasıdır adamın, kadının rengi yoktur çünkü. Mavi olan adamdır ve kadın sadece adamın yansıttığı kadar vardır. Ama bilmez kimse, kadın da adam da mavidir ve birbirlerini tamamlayan sadece ikisidir...
Ufuklara doğru bakıp aslında ne kadar yakın dediğimiz zaman bile aslında ne kadar uzak olduklarını anlamak pek güçtür.
Yakınken uzak olmak tam anlamıyla budur, var iken yok olmak, dokunacak kadar yakın olup uzandığında ona ulaşamamak...
Acı çekenlerin, ağlayanların, huzur için yürüyenlerin, ihanete uğrayanların, unutmak isteyenlerin, aşık olanların ve daha nicesinin adresi neden denizdir bilir misiniz ?
Çünkü; deniz kadındır, kadın aşk, aşk ise acıdır, acı ihanettir, ihanet ise ayrılıktır...
Çünkü; acının her türlüsü denize bırakılmıştır...
Hayatınızda size rengini verebilecek adamlar olsun, tabii adamların da rengini verebileceği kadınlar
Her öfkemiz dalgalar misali çarptıkça sert şekilde kayalıklara azalarak bölünsün
Kaldırıp kafamızı baktığımız mavi gökyüzü sıkılan içlere derman olsun
Mavi deniz, mavi gökyüzü
Mavi huy, mavi huzur....
Mavi aşktır..
YanıtlaSil